Olmasını istemesen de olan ve istesen de olmayan şeyler... Bu şeylerin oluşturduğu sancılar. Bu sancıları bir şeylere atfetmek gerekli.
O zaman; Dünya'da olan iyi ve güzel her ne varsa. Yılmaz Erdoğan şiirleri ve Ahmet Kaya şarkıları.

15 Eylül Günün anlam ve önemi

Tüketmiş olduğum 22 senelik ömrün bir muhasebesini yapma ihtiyacı hissediyorum. En azından bundan sonra, yaşamda daha başarılı bir birey, çevresine daha verimli bir insan olmak için bundan sonra bunu yapmak istiyorum. Günlük tutma halimden bir perde daha üstten tutum ile bu eylemimi gerçekleştirmem yeterli olur.

Zaman, denildiği kadar çabuk geçiyor ama bana nasıl geçtiğini sorsalar, "çağlayan gibi ırmak gibi geçti" derim. 2012'de doğum günümü Inn'de Bahar ve Bengisu ile kutlamıştık. Bu dostlarımla hayatımdalar. Çok sık görüşme fırsatı yaratamıyorum ki bu tamamen benim vefasızlığımdan.
Geçtiğim yıl pek çok şey kazandım ve bazı şeyler yitirdim.

Bu yıl içinde kendi isteklerimi ve hayallerimi pekiştirdim. Ne olmak istediğimi ve daha önemlisi ne olmak istemediğimi daha somut temellere oturtabiliyorum. Yüksek tahsilimi ivedilikle bitirmem şart oldu. Kyk kredimin uzatılamıyor olması, okul hayatım için bir stres faktörü olacak kısa bir süre ama kıvrak zekam ile bir gelir elde etmemin mümkün olacağını umuyorum.

Tek seferlik yaşama şansımız olan ömrümüzü en yüksek verimlilikle tüketmeliyiz. Bu kendi içerisinde bir tartışma doğuruyor ki her üstün insanın bunu sürekli yaşadığını düşünüyorum: zaten sonlu bir ömür, sonunda bir şey kazanamayacaksak neden yaşıyoruz ki? Böyle bir soru karşısında, yaşamı sonlandırma isteği pek de saçma gelmiyor. Ama yine de yaşamını sonlandıranları aptal buluyorum. Kızamıyorum.
Yaşarken ecelin yaklaştığı gibi bir gerçek de var.

Çizdiğim çerçeve dahilinde genel olarak hayatımda, sürekli ve sonsuz olarak, sevgisini her zaman hissettiğim babamın babası ve adını aldığım Kasap Erdoğan dedemi, kadim mülayim ve budala dostum Ulaş'ı, pek değerli ve pek sevgili Sena'yı; özlemekteyim. Anılarını yüreğimde yaşatmaktayım.
Rubik kübün dörtlüsünü tamamlayabiliyorum artık. 2012'nin en büyük artısı, TÜBİTAK üniversite düzeyi girişimcilik yarışmasının 1. aşamasını kazanmam oldu. Dünya'ya bakış açım farklı perspektifler kazandı.

"Olmasaydı" dediğim ne var diye düşünüyorum, duygusal olarak daha az öküzlük edip daha stabil olabilirdim belki ama bunun başka nedenleri var.

Çok daha okumalıyım. Daha çok okumalıyım ya da. Doğrusu nasıl yazılıyor emin olamadım. Daha çok yazmalıyım.

Hrant Dink ile aynı gün doğmuşuz. Talihin cilvesi. Hiç unutmam bundan sonra sanıyorum.

Ve saire ve saire...

Daha öncesinde doğum günümü duyurmayı ve kutlamayı pek tercih etmezdim. Bu yüzden doğum tarihim gizlidir profillerimde. Bu sene farklı olsun istedim. Daha farklı bir hayat istediğim için, kendimden kaçmak, ben'den kurtulmak için belki... Bir umutla işte. "umut fakirin ekmediğir" derler yoksullar ki en cömert yürek de genelde bu insanlardadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder