Olmasını istemesen de olan ve istesen de olmayan şeyler... Bu şeylerin oluşturduğu sancılar. Bu sancıları bir şeylere atfetmek gerekli.
O zaman; Dünya'da olan iyi ve güzel her ne varsa. Yılmaz Erdoğan şiirleri ve Ahmet Kaya şarkıları.

Sizi gidi "Vicdan-ı AKP'li Mısır severler" sizi...

Adalet ve vicdan duygularımın 5 Ağustos İneternet Andıcı (Ergenekon) Davası Kararları ile her ne kadar sarsılmış olsada hala bünyemde yıkılmamış ve parçalanmamış bir şekilde duruyor olduğuna olan inancım tamdır. Belki gerçekleri göremiyorumdur.

Bugün, Suriye'de olduğu gibi, Mısır'da olan gelişmeler karşısında da ülke yöneticilerimiz mantık dışı tutum izlemektedir. Mısır'da bugün olan olaylara neden insanlar bu kadar şaşırıyor yada neden bu kadar üzülüyor anlayamıyorum. Çarşambanın gelişi perşembeden belli olur bu coğrafyalarda... Yakın Dünya Tarihi'nde yaşananların artçılarını yaşıyoruz. Gerçekleşen "arap baharı"nın sönümlenmesi olayları bunlar. Her şeyde olduğu gibi başlama ve sönme noktaları vardır. Mısır da tepe noktayı aştığı için şimdi sönümlenme safhasına geçti. İktidar kesimi ile iktidardan istediği payı alamayan kesim arasında çatışma yaşanması gayet olağandır. Bu süreç, hiç bir zaman güllerle güle oynaya olmamıştır. Elbette keşke olmasaydı, kimsenin kılı dahi incinmeseydi. Ancak olmakta olan olaylar zaten olacak olan olaylardır: Bugün olmasalar çok yakın bir zamanda başka bir kıvılcımla başka bir şekilde olacaklardır.

"Mısır'da ölenler şehit" söylemi ile AKP'lilerin prim yapma çalışmalarına, yeni bir mağduriyet yaratma çalışmalarına göz yumamam. Bunu dile getirdiğimde de "ölenler insan" denilmesine katlanamam.

Şiddetin her türlüsüne karşıyım. Doğal olmayan her ölüm insanlık ayıbıdır.

Ama bir dakika...

Ülkemde her mesele bitti, Suriye, Mısır, Filistin kaldı bana...

Bugün, Suriye'deki muhaliflere destek veriyor yardım ve yataklık yapıyoruz. Ki sadece güneyimizde çığın başlangıcı olacak olan kar tanesini zirveden bıraktık; Kürt yapılanması sonrasında bence o bölgede bir tane kuşumuz bile uçamayacak. Neyse. İnsanlıktır, mazlumlardır, sığınsınlar. Başım gözüm üstüne. Kolay bir şey değildir, savaştan, ölümden kaçıyorsun ve bir yaban ele sığınıyorsun. İyi güzel. Her şeye buraya kadar eyvallah. Suriye'den Türkiye'ye gelen kadınlar fuhuşa teşvik ediliyor. Senin kirli politikalarını her zaman yaptığın gibi bir mağduriyet kılıfı giydirmen pek olmamış bu sefer. Bu durum, insanlık ayıbıdır. Elbette tek bir örnekle bu savı geliştirmek yavan kalır. Ancak bunun gibi ayyuka çıkmamış onlarca örnek vardır.

Mısır'a gelelim. Tek bir şey demek istiyorum. Mısır Dış İşleri Bakanı, bizim sözde yeni Dünya lideri başbakanımıza "sen kim oluyorsun, benim iç meselem" kıvamında ayar verdi. Bunun bir benzerini Suriye olaylarına verdiğimiz destek hadsafaya çıkınca Suriye Dış İşleri Bakanı'nın da o zaman söylediğini belirtmek isterim. Ben Sayın Erdoğan'ın yerden yere çaldığı bir ülkenin dış işleri bakanı olsaydım, "senin dibin benimkinden kara" derdim.

Bu Mısır sevgisi, Mısır sempatisi nereden çıktı? Ülkemin demokrasi anlayışı çok sağlıklı, Dünya'da bir demokrasi ikonuyuz da benim haberim yoksa eğer, özür dilerim. Kalkıp da kendi söküğümüzü dikemiyorken terziliğe soyunmamızın alemi yok sonuçta. Çabuk unutuyoruz sanılıyor ama işin aslı o değil. Bugün Mısır'da bunlar yaşanmasaydı ne olurdu? Mısır'ı bu kadar sever miydik yine? Peki, Arap Baharı döneminde neredeydi bu Mısır severler?

Ülkemdeki, rüşvet yolsuzluk taciz tecavüz cinayet gibi, taciz tecavüz ve şiddetin her türlüsü bitti mi?
Çocuk işçiler ve seks işçileri bitti mi?
Çocuk gelinler bitti mi?
Kadın, asker, işçi ve trafik cinayetleri bitti mi?
Ethem Sarısülük'ün katili polisin cezası belli oldu mu?
Ali İsmail Korkmaz'ı linç edenler bulundu mu?
Kalabalığa dalan ve Mehmet Ayvalıtaş'ı öldüren otomobil ve sürücüsü bulundu mu?
Belediyenin gerekli tedbirleri almadığı köprüden düşerek şehit olan polis Mustafa Sarı için daha sonra başbakan çıkıp, göstericilerin öldürdüğünü söyledi mi söylemedi mi? Bu olayda, ihmali olanlar bulundu mu?
Abdullah Cömert'i kimin tarafından öldürüldüğü belli oldu mu?

Vicdan muhasebesi yapmaktan aciz ancak mağduriyetlere sığınma sevdalılarına sormak isterim bunları.

Hadi hepsini geçelim: onlar komünistti, sosyalistti.. Sağ kesimce bunlara müstehak.  '83'den beri ciğerimizi dağlayan terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan, bugün İmralı'da krallar gibi yaşıyor ve hatta Kürt açılımı kapsamında serbest bırakılması yada hapsinin ev hapsine çevrilmesi konuşuluyorken, TSK Emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un terörist yaftası ile Silivri 5.Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda müebbet yatıyor olması, vicdanına dokunmuyor mu?

Bunlar ucuz gündem değiştirme politikaları değil, benim hüsnizanım sadece. Lütfen at gözlüklerimizi çıkartalım. Ölenler masum insanlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder