Olmasını istemesen de olan ve istesen de olmayan şeyler... Bu şeylerin oluşturduğu sancılar. Bu sancıları bir şeylere atfetmek gerekli.
O zaman; Dünya'da olan iyi ve güzel her ne varsa. Yılmaz Erdoğan şiirleri ve Ahmet Kaya şarkıları.

Yüzsüz adam

Sadece benim bildiğim, tanrı dahil hiç kimsenin bulunmaya hakkının olmadığı cennetten bahçemde, tek dal sigara satan fırsatçı bakkaldan aldığım zift gibi sigaradan yine de keyif almayı becerebildiğim bir zamandaydım.
Cennetimin manzarası, neredeyse babam kadar yaşlı olduğu fikrine sahip olduğum bir klasik amerikandan, offroad bir 4x4'ten ve diğer detaylardan oluşmakta. Şu an oturmakta olduğum kanepe, kırmızı turuncu küçük karelerin beyaz çizgilerle birbirinden ayrıldığım kadifemsi bir kumaşla kaplı olan, eski olduğu için artık bir evin salonunda bulunmaya hakkı olmayan, yılların yorgunluğuna sahip, alt çekmeceleri yerinde olmadığı için uzaktan bakıldığında ahşap isteketinin aslında üzerinde oturulup oturulmaması gerektiği konusunda insanı şüpheye düşüren bir yorgunluğa sahip gözüken her şeye rağmen bulutların üzerindeymişim hissini yaşatmakta. Gölgeleri ile Ağustos ayının sıcaklığını bastırmaya niyetli bir kaç binanın arasındaki boşluğa terk edilmiş aslında bulutum. U şeklinde dizilen, 2'şer kattan oluşan, aslında çıkmaz sokak olan ama adeta meydanlara özenen küçük bir alan oluşturan bu binaların en büyük özelliği, hiç kimse tarafından artık sahipleniyor olmaması. Burası eski bir kunduracılar sitesi. Emlak piyasasının garip bir şekilde gelişmesi sonucu ("belediyenin plansız yapılaşmasının mahsülü olarak" ibaresini kullanmamın nedeni, politik bir yazım olmaması..) muhitteki işyerleri değerini yitirmiş. O iki katlı binaların giriş katları küçük dükkanlardan ibaret. Kepenklerle kapalılar ve yıllardır o kepenklerin hiç açılmadığını düşünmene neden olacak şekilde pas ve tozla kaplılar. Buranın ıssız bir yer olduğu, amerikanın ve 4x4'ün üzerinin ve yerin tamamen kurumuş küçük sarı ağaç çiçekcikleri ile kaplı olması ile de anlaşılabilir. Koltuğum, bu çıkmaz sokağımsı gibin yerin dibinde.. Yani sırtımda bir bina, sağımda ve solumda da birer bina var. Binaların bitiminde hemen dar bir sokak, çıkmaz sokağı kesiyor ve artdından yeni binalar başlıyor. Bu binalar da tozlu ve paslı kepenklere sahipler. İkinci katlarda büyük bir olasılıkla yazıhaneler var ama neredeyse bütün ikinci kattaki pencerelerin camları kırık. Tek parça halinde olanlar da zaten yarı saydam sayılabilecek derece tozla kaplılar... Lisedeki coğrafya bilgim beni yanıltmıyorsa çıkmaz sokak, kuzey güney doğrultusunda inşa edilmiş olmalı ki, ikindi vakti güneşin sağımda kalması doğunun da solumda olduğu anlamına geliyordu galiba. Sağ arka tarafımdaki o binaların kesiştiği yerde, bütün bu betonermeye ve insan varlığına meydan okuyan doğanın en büyük neferi sayılabilecek, heybetli bir ağaç ve bunun yarattığı temiz hava karşıdaki sokak boyunca yükselen gökyüzünün maviliği ile pekişiyor.

Kim bilir bu iş yerlerinde kaç işçi vardı? Kaçı çalışıp ekmek parası götürebildiği için evine geceleri mutlu olurdu? Denk gelmeyen kiralarını eşlerine söylerken nasıl mahcup olurdu bu adamlar? Bir ay boyunca, bir kunduracı atölyesinde çalışıp yüzlerce ayakkabı imal edip ay sonunda çocuğuna istediği ayakkabıyı alamamak acaba nasıl bir duyguydu?

Hayat böyle bir şey işte. Ama yine de huzurlu burası. Son nefesimi, burada bu kötü sigarayı içerek vermek isterdim. 

Zaman geçsin istemiyorum ama elbette buna engel olamam. Şımarık bir çocuğun bırakmayı istemediği türden bir alışkanlık bu bendeki her fırsatta tanrıya kafa tutmam.

Sanrılarım, tanrı ile olan husumetim, o amerikan araba ve offroad, sosyokültürel tespit ve eleştirilerim, ve diğer bildiğin hiç bir şey bu andan itibaren önemli değil. Sana, hayatın boyunca tanıklık edemeyeceğin, ettiğinde bir şey hissedemeyeceğin ve ya ne hissedeceğini bilemeyeceğin bir olay anlatacağım. İnan bana. Nefesin kesilecek. İnanmak istemeyeceksin. Gerçek olamayacağına olan inancın bunlara inanmana engel olacak. Ama bana inan.

Yolun karşısından, aheste aheste, bana göre sağ kaldırımdan bu tarafa doğru yürümeye başlayan, tahminim 190 boylarında zayıf bir adam belirdi. Her gün böyle bir durumla binlerce kez karşılaştığımızı göz önüne alırsak elbette gereksiz bir detay bu. Ama bu adamın yüzünde bir doktor maskesi vardı. Yaklaştıkça, elmacık kemiklerinin, burnunun üzerinin, kaşlarının çevresinin, şu hastanelerde kullanılan büyük ebattaki bez yara bantları ile örtüldüğünü fark edince dikkat ölçütlerim anında değişti. Kendisine bakmayı istiyordum ama bir yandan da bir insanı bakışlarımla rahatsız etmek istemiyordum. Eminim, o vakur yürüşüyünden buna alışık olduğu belli zaten; her insan ona onu rahatsız edecek şekilde bakıyor olmalıydı. Yürüdü, yürüdü ve yürüdü. Beni fark etmemiş gibi yaptı ilk başta. Tebessüm ettim. Başını eğdi iyice bana yaklaşınca. Kanepemin hemen sağına doğru eğildi. Meğer orada bir dükkan kapısı varmış. Eğildi ve kepenkin yerdeki asma kilidini açtı. Şangur şungur sesi ile kepenki kaldırdı. Köhne bir metal kapı karşıladı bizi. Bu süreçte şaşkınlıkla izlemeye devam ediyorum. Kapıyı açtı, içeri geçti ve içeriden kepenki tahmini diz hizasına kadar indirdi. 

Yüzü yokmuş. Anlatmak istemediği bir olay yaşamış. Fotoğrafını çekecektim: İzin vermedi. Babası öldükten sonra üvey babası evde kalmasına izin vermemiş. Çok uzun zamandır böyle olmalı ki insanlar onunla dalga geçtiği için ve daha elimi ondan korktuğu için tahsil hayatına devam edememiş. İnsanların içinde olduğu hiç bir iş yapamıyormuş. Kilosu 40 liradan tütün alıp bunu makaronlara doldurup 20 adedi 2 liradan satıyormuş. Bir kilodan ne kadar sigara çıkar diye sordum, 5 karton falan dedi. Geçimi için çok çalışmak zorunda değilmiş bu yüzden. Hayır sever bir kunduracı, kullanmadığı bu mülkte ikamet etmesine izin veriyormuş. Müşterilerini rahatsız etmek istemediği için az ilerideki o kazıkçı bakkal abiden rica etmiş, akşam ihtiyacı olan bir şey olursa çarşıdan alırmış, sabah gelince kapısına bırakırmış. Askerlik yapmak istemiş, ama devlet baba çürük saymış yüzü olmadığı için. 

Böyle olmalı galiba her şey, yani olduğu gibi olmalı. 

2 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil